Veli Rekabetinden Uzak Durun
       Veli rekabeti çocukları olumsuz etkileyen durumlarda bir tanesidir. Özellikle özel okullarda çok daha sıklıkla görülmektedir. Veliler çocuklarının eğitimleri için akranlarının anne ve babaları ile kendilerini bir rekabete sokmaktadır ve maalesef ki bu rekabet ortamında en çok etkilenen çocuklar olmaktadır.
       Hırs insanda var olan ve olması da gereken bir kavramdır. Zaten başarıya da getiren en önemli unsurların başında gelir. Öğrenim hayatında da hırs önemlidir. Çocukların hırslı olması ve bu hırs ile arkadaşları ile bir rekabete girmesi oldukça doğaldır ve bu rekabet eğitimcilerin kontrol edebileceği bir seviyede olmaktadır. Çocukların eğitimindeki hırs veliler düzeyine çıktığı zaman ise tehlike çanları çalmaya başlamaktadır.
       Okullarda yıllık planlar yapılmakta ve bu eğitim planlarından veliler bilgilendirilmektedir. Özellikle özel okul öğretmenlerinin ortak olarak yakındığı bir konu vardır. O da yeni bir konuya geçildiği sırada öğrencilerinden “ben bunu biliyorum, ben bunu öğrendim çoktan” şeklinde bildirimler almaktır. Zaten işlenecek olan konular ve müfredat bilinmekte ve yayınlanmaktadır. Çocuklarını işlenecek olan dersleri öğrenmeleri için özel derslere gönderen veliler aslında çocuklarını arkadaşları ile yarıştırmaktansa kendisi çocuklarının arkadaşların aileleri ile yarış içerisine girmektedir.
       Özel okul öğretmenlerinin şikayet ettikleri bir diğer konu da velilerin çocuklarının öğretmenleri tarafından sürekli zorlanmalarını istemeleridir. Kitapları en zoru okunulsun, işlemlerin en zoru olsun, benim çocuğum diğer okullara göre müfredatta ileride olsun vs. birçok istek gelmektedir. Zor kitap okutulmak çocukların daha iyi öğreneceği anlamına gelmemektedir. Velilerin yanlış düşündükleri bu konu çocuklarının dezavantajlarına da olabilmektedir. Çocuklar kitap zor ve karışık olduğu zaman anlamakta güçlük çekecektir. Müfredatta ileri olmak, konuları hızlı geçmek te aslında çocuklara bir şey katmayacağı gibi bazı konuların geri kalmasına neden olacaktır.
       Eğitimcilerin velilere anlatmakta güçlük çektiği konulardan birisi de çocukların başarısıdır. Birçok veliye göre çocukların başarısı, çocukların ilerlemesi, yaptığı iyi davranışlar ve memnuniyeti ile ölçülmüyor. Aslında başarı çocuktan çocuğa da değişen bir kavramdır. Her çocuk aynı seviyede olmadığı için iyi not almak aslında her çocuk için başarı olmayacaktır. Arkadaşlarından geri olan bir çocuk sınıfının en yüksek not alanı olmasa bile yükseğe yakın bir not alması asında büyük bir başarı olacaktır. Anne ve babalar başarı kriterlerinde çocukların arkadaşlarına değil kendi çocuklarının önceki ve şimdiki seviyelerine bakmalılardır.
       Öğretmenlerin velilerden aldıkları ev veli rekabetinin ne kadar vahim durumda olduğunu gösteren bir diğer soru ise sınıftaki diğer çocukların not durumlarıdır. Veliler çocuklarının başarısını diğer çocukların durumlarına göre derecelendirmektedir. Aslında bu durumda kendilerini diğer veliler ile karşılaştıran veliler bu duruma göre çocuklarına geri bildirim yaptığında ise çocukların motive etmekten ziyade daha da karmaşık bir duruma sokmaktadır. Zira çocuklar kendilerine bu şekilde yaklaşıldığında yarış atı yerine koyabilmektedir.
       Okulöncesi eğitim döneminde başlayan bu veli rekabeti durumu ilerleyen eğitim dönemlerinde daha da vahim olmaya başlıyor. Bursluluk sınavları, liselere giriş sınavı, üniversite sınavı bir sınavları sonuçlarının açıklanacağı dönemlerde stresten hastanalar çocuklar mevcuttur. Çocukların stres sebebi sınavı kazanıp kazanamamaları değil aslında, onlar sonuca göre anne ve babalarının vereceği reaksiyondan çekinmektedirler. Velileri bu sınavlarda rekabete sokan durum ise çocukları sınavı kazanan anne ve babaların etraflarına vermiş oldukları kibirli duruş pozisyonudur. Anne ve babalar çocuklarının sınavlarda başarıya ulaşmaları için onların günlük hayatlarındaki birçok olguyu sınava bağlamaktadır. Örneğin çok istediği bir telefonu çocuğa almak için sınavdan başarı şartı koyan anne ve babalar var, bu durum çocukta olması gerekenden fazla kaygı durumu oluşturmaktadır.
       Uzmanlar çocuklara empoze edilen sadece en iyinin başarılı olacağı olgusunun yenilmesi gerektiğini düşünmektedir. En iyi olamayan çocuklar kendilerini başarısız gördükleri için negatif olarak durumdan etkilenecekler ve performanslarında bir düşme olacaktır. Aslında gerçek hayat öyle değildir. Birçok farklı üniversitede aynı bölümü okuyan ve mezun olan sayısız doktor var. Bunlarda en iyi üniversitede okuyanın en iyi doktor olacağı anlamına gelmez. Bunu örnekler günümüzde oldukça mevcuttur. Çocukların gördükleri eğitimleri ilerleyen zamanlarda telafi edebileceklerini, öğretim hayatlarında en iyi olamasalar bile bunun ilerleyen hayatlarında onlara başarısızlık olacak geri döneceği anlamına gelmediğini bilmeleri gerekmektedir.