Okullarda Olması Gereken En Önemli Kavram, Keyif
       Yapılan bir işte başarıya ulaşılabilmesi için en önemli kavramdır keyif. İnsan eğer yaptığı işten keyif almaz ise o işte başarıya ulaşması çok zordur. Bu yetişkinlerde olduğu kadar çocuklarda da aynıdır.
       Çocukların yaptığı en önemli iştir okula gitmek. Eğitim almak, kendilerini geliştirmek ve ilerleyen hayatında sürdüreceği hayatın temellerinin atmak adına okula gitmek zorundadır çocuklar. Ama okulda geçirdikleri zaman ve o zamanın kalitesi de en az aldıkları eğitim kadar önemlidir. Çocuklar gittikleri okullarda amaçlanan başarıya ulaşabilmek için o okuldan zevk ve keyif almalıdır.
       Ülkemizdeki okulların birçoğunun ortak eksiği ise yine keyiftir. Özel okullarda bu durum devlet okullarına göre daha iyidir. Fakat nüfusu büyük çoğunluğunun gittiği devlet okullarında çocukların öğrenci olmaktan keyif duyacakları hiçbir olgu bulunmamaktadır. Çocuklar görevleri olduğu için ve daha çok anne ve baba baskısı ile okula gitmekte ve eğitim almaktadır. Bu şekilde alınan eğitimler ise başarı için biraz uzak olmaktadır.
       Çocukları yetişkinlerden ayıran en önemli kavram da keyiftir. Daha doğduğu andan başlayarak yaptıklarından ve yaşadıklarından inanılmaz keyif alırlar. Sudan hoşlanan bir çocuk ile hoşlanmayan bir çocuğun banyo yapmaları ve banyo yaparken sergiledikleri davranışlar bir değildir. İşte bu sebeple de anne ve babalar farkında olmadan onların banyo yapmaktan hoşlanmaları için suya ördek atma, suda oyun oynama gibi eylemler yapmaktadır. Bu tür farklı davranışlar ile çocuklara banyo yapmayı sevdirmeyi başarıyorlar. Eğitimi de buna benzetebiliriz. Eğer çocuklarımızın okullarında iyi bir eğitim almasını istiyor isek ilk olarak eğitimlerini aldıkları okullarını keyifli bir hale getirmeliyiz. Çocuklarınız başarısız olduklarında ise onları yargılamadan okulu ve eğitim sistemini mutlaka gözden geçirmeliyiz.
       Bir okul bir çocuk için keyifli bir yer iken diğerleri için keyifsiz olabilmektedir, bir insanın maç izlemekten zevk alırken diğerinin dizi izlemekten zevk alabileceği gibi. İşte bu sebeple de çocukları yargılamak ta yanlıştır. Bir çocuğun bir okuldaki başarısızlığı ve keyif almaması başka çocukların da başarısız olacağı ve keyif almayacağı anlamına gelmez. Uzmanların çocuklarınızı başka çocuklar ile kıyaslamayın sözleri bu alanda da doğru bir söz olarak karşımıza çıkmaktadır. Anne ve babalar çocuklarının nelerden keyif alacağını, nelerden keyif almayacağını en iyi kestirebilen kişilerdir. Çocuklarını verecekleri okulları seçerken de bu hususlara dikkat etmelidirler. Doğru okul seçiminden kastedilen sadece okuldaki eğitimin kalitesi değil, okulun diğer özelliklerinin çocuklara uygun olup olmamasını da içerir. Çocukların okullarda keyif almaması aldıkları eğitimleri de tetikleyeceği için çocukların geleceklerine direk olarak etki edecektir. Bir okuldaki eğitim veya öğretmenler ne kadar iyi olursa olsun çocuklar o okulda bulunmaktan keyif almazlar ise alacakları eğitim eksin kalacaktır. Tam tersine eğitimi ve öğretmenleri çok çok iyi olmayan okullarda çocuklar okuldan keyif alırlar ise daha başarılı da olabilirler.
       Anne ve babalar kimi zaman çocuklarının geleceklerini iyileştirmek adına farkında olmadan hatalar yapabilmektedirler. Çocuğun istemediğini ısrarla söylediği bir okula “sevmediğini biliyorum ama geleceğin için gitmek zorundasın” şeklinde bir yaklaşımda bulunmak çok yanlış olup çocuklarınıza pe fazla bir şey katmayacaktır.
       Kimi kurumsal firmalar yapılarını kurarken çalışanlarının sabah gelirken “yine mi işe gidiyoruz” dememesi için çalışmalar ve iyileştirmeler yapmaktadır. Biliyorlardır ki işe zevk alarak gelen çalışan kendileri için daha verimli çalışacaktır. Okullarda da görev devlete düşmektedir. Okullara yapılacak ekstra faaliyet alanları, eğlence alanları, spor salonları, resim ve müzik atölyeleri gibi alanlar çocukların daha fazla zevk alacağı bir yer olmasını sağlayacaktır. Bu da hem çocukların eğitimlerine hem de ülkemizin geleceğine direk olarak etki yapacaktır.